Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmelerin devam etmekle birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği belirtilerek, “Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.” ifadesi kullanıldı.
Para Politikası Kurulu’nun 25 Mayıs’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, tüketici fiyatlarının nisanda yüzde 2,39 artış kaydettiği ve yıllık enflasyonun 6,83 puan düşüşle yüzde 43,68 seviyesine gerilediği belirtilerek, yıllık enflasyonun enerji ve gıda gruplarında daha belirgin olmak üzere tüm gruplarda azaldığı kaydedildi.
Aylık bazda fiyatlar incelendiğinde, enerji grubunda gerilediği, gıda ve hizmet grubunda arttığı aktarılan özette, “Enerji fiyatlarındaki belirgin düşüşün devam etmesiyle üretici fiyatlarındaki aylık artış sınırlı olmuş ve yıllık üretici enflasyonundaki gerileme eğilimi sürmüştür.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, bu görünüm altında, mevsimsellikten arındırılmış verilerle aylık artışların B göstergesinde yavaşlama eğilimini korurken, C göstergesinde sınırlı bir miktar yükseldiği ve her iki göstergenin de yıllık enflasyonunun gerilediği bildirildi.
Mevsimsellikten arındırılmış verilerin, sebze grubu kaynaklı olarak, taze meyve ve sebze fiyatlarının nisan ayında arttığına işaret ettiği belirtilen özette, taze meyve ve sebze dışı işlenmemiş gıda fiyat gelişmeleri incelendiğinde, kırmızı ve beyaz et fiyatlarındaki yükselişlerin devam ettiği kaydedildi.
Özette, enerji fiyatlarının aylık bazda yüzde 3,86 ile yüksek bir oranda gerilediği, bu gelişmede olumlu seyreden küresel fiyat hareketlerinin etkisinin hissedildiği vurgulandı.
Yıllık enflasyonun ulaştırmada daha belirgin olmak üzere ulaştırma ve lokanta-otel alt gruplarında gerilediği, diğer hizmetler grubunda yatay seyrettiği, kira ve haberleşmede ise yükseliş kaydettiği belirtilen özette, nisanda fiyat artışlarının otomobil ve beyaz eşya kalemlerinde güçlendiği kaydedildi.
12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi geriledi
Özette, mayıs ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin 1,18 puan düşüşle yüzde 29,84’e gerilediği hatırlatılarak, gelecek 24 aya ilişkin enflasyon beklentisinin yüzde 17,74, 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin ise yüzde 8,22 seviyesinde ölçüldüğü bildirildi.
Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan verilerin tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisiyle gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişelerinin sürmekte olduğu ve birbirini takip eden banka iflaslarının tetiklediği finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğunun gözlendiği aktarılan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte takas anlaşmaları ve yeni likidite imkanları ile finansal istikrarı öncelikleyen eş güdümlü adımlar atılmaktadır.
Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır. Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında, mayıs ayında hisse senedi piyasalarına girişler devam ederken borçlanma senedi piyasalarından çıkışlar gözlenmiştir. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır. Uluslararası emtia fiyatları nisan ayı ortalarına kadar artış kaydettikten sonra yeniden gerileme eğilimine girmiştir. Söz konusu gelişme alt gruplar geneline yayılırken, enerji alt endeksindeki düşüşün daha belirgin olduğu izlenmektedir. Enerji alt endeksinde gerileme ham petrol ile sınırlı kalmamış, propan, bütan ve doğal gaz gibi ürünlerde de gözlenmiştir. Küresel arz zincirindeki baskılara dair göstergeler nisan ayında tarihsel eğiliminin altında seyretmeye devam etmiş, uluslararası taşımacılık maliyetlerindeki ılımlı seyir korunmuştur. Bu görünüm altında üretici fiyatları yüzde 0,81 oranında sınırlı bir şekilde yükselmiş, yıllık üretici enflasyonu 10,34 puan düşüşle yüzde 52,11 seviyesine gerilemiştir.”
“Depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmekte”
PPK toplantı özetinde, uluslararası gelişmelere ek olarak, doğal gaz başta olmak üzere enerji tüketimine verilen desteklerin, enflasyondaki düşüş sürecini olumlu etkilediği vurgulanarak, “Hanelere sağlanan doğal gazın mayıs ayında tamamının, sonraki 11 ay süresince de 25 metreküpünün bedelsiz sunulacak olması doğal gazın tüketim sepetindeki önemli ağırlığından ve uygulamanın tüm ülkeyi kapsamasından dolayı gelecek aylarda fiyatlar üzerinde beklentileri aşan güçlü bir düşürücü etkide bulunabilecektir.” denildi.
Söz konusu düşürücü etkinin, ilave destekler söz konusu olmazsa havaların soğuması ve ısınma amaçlı enerji tüketiminin devreye girmesiyle birlikte yılın son çeyreğinde kademeli olarak endeksten çıkacağı belirtilen özette, “Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler devam etmekle birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.” ifadesi kullanıldı.
“Asrın felaketi” öncesindeki öncü göstergelerin 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret ettiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi, şubatta aylık bazda yüzde 5,9 oranında düşüş kaydederken, mart ayında yüzde 5,5 oranında kayda değer bir toparlanma sergilemiştir. Böylelikle yılın ilk çeyreğinde sanayi üretim endeksi, afetin etkilerine rağmen çeyreklik bazda yüzde 0,4 oranında artmıştır. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış perakende satış hacim endeksi ise şubat ayındaki daralmadan sonra martta aylık bazda yüzde 7,3 oranında artarak afet öncesi seviyesini aşmıştır. Böylelikle endeks, ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 6,5 oranında yükselerek iç talepteki güçlü seyri teyit etmiştir. Tüketim talebine ilişkin diğer göstergeler ve anket verileri şubat ayında afet kaynaklı etkilerle gerileyen üretim ve tüketimin mart ayından itibaren güçlü toparlanma eğilimi sergilediğine ve iç talebin dış talebe kıyasla daha güçlü olduğuna işaret etmektedir.”
“Orta vadede depremin Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı belirginleşmekte”
Güncel verilerin deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin beklenenden hızlı toparlandığını göstermekte olduğu belirtilen özette, orta vadede depremin Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağının belirginleştiği vurgulandı.
Özette, kartla yapılan harcamaların, afetten daha şiddetli şekilde etkilenen illerde mayıs ortası itibarıyla deprem öncesi seviyelerine doğru toparlanmayı sürdürürken, afet bölgesindeki diğer illerde deprem öncesi seviyelerinin üzerinde olduğu bildirildi.
Benzer şekilde, mevsimsellikten arındırılmış olarak, afet bölgesinden yapılan ihracatın şubat ayındaki gerilemeden sonra mayıs ayı itibarıyla afet öncesindeki seviyesine yakınsamaya devam ettiği belirtilen özette, saha görüşmelerinden edinilen ayrıntılı bilgilerin de afet bölgesinde toparlanma eğiliminin güçlü şekilde sürdüğünü ve sektörel bazda bakıldığında, üretim kapasitesinin üzerinde orta vadeli bir kaybın söz konusu olmadığının teyit edildiği kaydedildi.
Özette, mevsimsellikten arındırılmış istihdamın şubattaki azalışının ardından mart ayında nispeten yatay bir seyir izlediği aktarılarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Böylece istihdam, ilk çeyrekte 195 bin kişi artmış ve çeyreklik bazda yüzde 0,6 oranında yükselmiştir. Mart ayında mevsimsellikten arındırılmış iş gücüne katılım oranı yataya yakın seyrederken, istihdamın sınırlı artış kaydetmesiyle işsizlik oranı değişmeyerek yüzde 10 düzeyinde gerçekleşmiştir. Çeyreklik bazda değerlendirildiğinde, ilk çeyrekte iş gücüne katılım oranı yüzde 53,7 düzeyinde gerçekleşmiş, işsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 9,9 seviyesine gerilemiştir. Depremin afet bölgesi iş gücü piyasası üzerindeki etkisi ilerleyen aylarda daha net olarak değerlendirilebilecektir. İstihdama ilişkin veri akışıyla birlikte anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler yakından izlenmektedir. İstihdam beklentileri, iş ilanı ve iş başvurularına ilişkin veriler ülke genelinde istihdamdaki artış eğiliminin, afet sonrasında sınırlı ivme kaybına rağmen takip eden güçlü toparlanmayla birlikte korunduğunu göstermektedir.
Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı yüksek seyrederken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebinde devam eden artış, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.”
“Liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edilecek”
Para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği aktarılan özette, “Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edilecektir.” denildi.
Özette, kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının yakından takip edildiği belirtilerek, Kurul’un, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendireceği bildirildi.
Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olmasının deprem sonrasında daha da önemli hale geldiği vurgulanan özette, “Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir.” değerlendirmesine yer verildi.
Özette, depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkilerinin yakından takip edildiği bildirildi.
“TCMB, Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacak”
PPK toplantı özetinde, TCMB’nin, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacağı aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Bu süreçte politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, Açık Piyasa İşlemleri fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, fonlamanın kompozisyonunda para takası (swap) ağırlığının azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılmaktadır. Uzun vadeli, sabit getirili ve Türk lirası varlıklara talebin yükselerek getiri eğrisinin parasal aktarımın etkinliği yönündeki seyri yakından izlenmektedir. Kurul, kredilerin büyüme hızıyla birlikte hedefli alanlarda verimlilik kazanımları sağlayan kredilerin finansman maliyetlerinin de aktarımın korunmasını sağlayacak şekilde gelişimini gözetecektir.
Bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon üzerindeki etkileri, Kur Korumalı Mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ile fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir.”
TCMB’nin, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği belirtilen özette, “Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir.” denildi.
Özette, böylelikle yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zeminin oluşacağı vurgulanarak, Kurul’un, fiyat istikrarının sağlanması için güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği ve kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği bildirildi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.