Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde Millet İttifakı’nın adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen HDP‘den 2024’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin çarpıcı bir çıkış geldi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, seçimde her ilde kendi adaylarını çıkaracaklarını açıkladı.
HDP’nin bu kararının ardından CHP’den de dikkat çeken bir açıklama geldi. Diken’den Altan Sancar’a konuşan CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, şunları söyledi:
“Belediyelerde birinci dönemler partilerin güçleriyle ve kampanyasıyla kazanılır. İkinci döneminde ise belediye başkanların beş yıl içinde verdiği hizmetten toplumun memnun olup olmaması etkili olur. İkinci dönemde partilerden önce başkanlara bakılır, başkanlar başarılıysa seçilirler. Bunun en bariz örneği, Yılmaz Büyükerşen’in kendisidir. 2002’de partisi yüzde 1 oy almışken, ardından gelen 2004 yerel seçimlerde kendisi Eskişehir’i açık ara farkla kazandı. Yani belediye başkanları başarılıysa kendi belediyelerini bir kez daha alırlar.”
SEÇMENLERE SESLENDİ
Oy veren yüzde 48’lik kesimin umutlarını hayal kırıklığına çevirmesini doğru bulmam. Onun için kendisinin de dediği gibi Cumhuriyet Halk Partisi gibi 99 yıllık bir partiyi, sağlam limana hiç hasar almadan götürmek zorundayız. Kendisi de bunun işaretini verdi. Her bir CHP’li de bu hedef etrafında buluşmalıdır ki AK Parti’nin hukuksuzluğu önündeki en büyük engel olan CHP’yi koruyabilelim.
Toprak’ın, kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlar ise şu şekilde:
Deniyor ki ‘Kemal bey değişim istemezse olmaz.’ Buna katılmıyor musunuz?
Hayır ben katılmıyorum. Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olduğunda, İnönü Milli Şef olarak adlandırılıyordu ve Kurtuluş Savaşı’nın büyük aktörlerinin bir tanesiydi. Ona karşı bir paradigma ortaya koydu, ortanın solu adıyla ve “Toprak işleyenin, su kullananın” dedi. Kongre salonunda başarı elde etti. Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu tip örnekler vardır. Bu nedenle ben buna katılmıyorum.
Eğer ortaya bir paradigma koyarsak ve değişim isteğindeki güçlü argümanları iyi anlatabilirsek, değişim diyenlerin yüzde 48’in, yüzde 50+1’e nasıl getirileceği sorusunun cevabını verebiliriz. Bu yüzden 50+1’e gelebilmek için hangi politikalar ortaya konulmalı ve bunun üzerinden tartışmalıyız. Biz kişiler üstünden tartışmayı sürdürürsek hata yaparız. Bence politikalar üzerinden düşünülmeli, yani ortaya bir yol haritası konulmalı. Hepimizin ortak derdi CHP’yi bugün bulunduğu noktadan daha ileriye taşımak olmalı.
Unutulmamalıdır ki, birçok alanda değişimi bu partiye yaşatan, birçok noktada adım atan kişi Kemal Kılıçdaroğlu’dur ve onun dönemidir.
Ama bir heyecan dalgasına ihtiyacınız yok mu?
Elbette ihtiyaç var. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Balıkesir, Manisa gibi illerde de iddialıyız. Oralarda kazanmak istiyoruz. Ama değişimle ilgili kongre takvimi başlamış ve bu süreç artık hayata geçirilmiştir. Yani bu süreci durdurmak mümkün değil. Parti meclisi böyle bir karar verdi ve süreç başladı. Artık sandıklar önümüze gelmeye başladı. Birkaç ay içerisinde de bunlar sonuçlanacak.
Değişimin toplumda büyük bir heyecan yaratabilmesi için, partimizin herkesin katkı koyarak oluşturduğu yeni yol haritasını kamuoyuyla paylaşması gerekir. Kamuoyunda fikirleri tartışmaya açmazsanız, kişiler üzerinden giderseniz hata yaparsınız. Delege o heyecanı ve neyin nasıl yapılacağını görmek ister. Bugün değişim adi altında yürütülen tartışma, kısır ve kişiler üzerinden sürdürülen bir tartışma halini almıştır. Bunun partinin faydasına olacağına inanmıyorum.
Kılıçdaroğlu son yaptığı açıklamalarda değişime dair ‘Bazen ileri değil, geri götürebilir’ anlamına gelecek sözler söyledi. Burada dile getirilen o endişe nedir?
Değişim derken, biz bunu ortak akılla yönetemez, doğru temellere ve paradigmaya oturtamazsak parti karpuz gibi ikiye bölünür ve kurultaylar partisi olur. CHP’de bir ara dönem yaşanır bu da partiye zarar verir.
Değişim bir kelimeden öteye geçmelidir. Bunun altının doldurulması gerekiyor. Toplum bu değişime karşılık verir, heyecan dalgası nasıl yaratılır bunu görmemiz lazım. Yani her değişim doğrudan ileri götürecek değil ki geriye de götürebilir. Siz parti içinde tartışmayı kişi üzerinden kurarsanız parti içerisindeki bunca şeyi yok sayarsanız, 48’e gelen oy oranını görmezseniz doğru olmaz. Bardağın dolu tarafından da bakmak lazım.
Tek bir kişinin değişimi ile değişim olmaz, küskünlükler olur. Yerel seçimden önce bu tartışmalar AKP’nin işine yarar. Havuz medyasının bunu her gün işlemesinin altında yatan neden budur. Bu tuzağa düşmemek lazım. Tekrarlamak istiyorum ki hiçbir yere aday değilim. Ama ben siyasetçiyim, bana ne yazarlarsa yazsınlar ben siyasetçiyim ve bu ülke için bu görevimi yapmaya devam ediyorum. Aday değilim, aday da olmayacağım. Ama kimse beni sosyal demokrat kimliğimden, bu ülkeye hizmet etmemden alıkoyamaz.