Gerçek adı Mahmut Cahit Erencan olan şair, 10 Ocak 1917’de Tokat’ın Zile ilçesinde, Erzurumlu nüfus memuru Necati Bey ile Feride Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
Erzurum ve civarı Ruslar tarafından işgal edildiği için, ailesi Külebi’nin doğumundan kısa bir süre önce Tokat’ın Zile ilçesinin Çeltek Köyü’ne taşındı.
Şairin ailesi soyadı kanunuyla “Erencan” soyadını alırken, usta edebiyatçı yazı ve şiirlerinde sülalesinin “Gulebi” olan adını “Külebi” olarak kullandı.
İlk öğrenimini Tokat’ın Niksar ilçesinde tamamlayan ve ardından orta öğrenime yatılı devam eden Külebi, 1936’da Sivas Erkek Lisesinden mezun oldu.
İlk şiiri lise yıllarında yayımlandı
Cahit Külebi’nin ilk şiiri, okuduğu lisede hazırlanan “Toplantı” dergisinde yayımlandı.
Şiir, anı, deneme türünde yazılar kaleme alan yazar, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyat bölümünde okurken Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ali Nihat Tarlan gibi önemli isimlerden eğitim aldı. Öğretmen okulundaki eğitimi sırasında Ordinaryüs Prof. Dr. Türk dil bilimci ve bilim insanı Reşit Rahmeti Arat’ın desteğiyle dil eğitimi almak amacıyla yurt dışına gönderilen Külebi, yurda döndükten sonra Türk Dil Kurumu Genel Yazmanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği ve Kültür Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Usta şair 1949’da “Rüzgar”, 1954’te de “Yeşeren Otlar” adlı kitabını çıkardı. “Yeşeren Otlar” eseriyle 1955’te Türk Dil Kurumu (TDK) Edebiyat Ödülü’nü alan şair, “Yangın” adlı eseriyle ise 1985’te Yeditepe Şiir Armağanı’nı kazandı.
“Nazmi Cihat” imzasıyla “Gençlik” dergisinde şiirlerini kaleme alan Külebi, “Varlık”, “Sokak”, “İnsan”, “Türk Dili”, “Yaratış” ve “Kültür Dünyası” dergilerinde de okuyucularla buluştu.
“Atatürk Kurtuluş Savaşında” şiiriyle dikkati çekti
Külebi’nin Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk’e ithafen yazdığı “Atatürk Kurtuluş Savaşında” şiiri, besteci Nevit Kodallı tarafından “Atatürk Oratoryosu” olarak bestelendi.
Eserlerinde yurt, insan ve doğa sevgisini işleyen, aşık edebiyatından beslenen, yalın ve içten anlatımı ön plana çıkaran Külebi, yazı ve şiirlerine ilişkin yaptığı bir açıklamada, “Anadolu’nun türküsünü ilk kez başkalarından ayrı bir biçimde söyledim. Gerçekleri anlattım. Gücüm yettiğince de içine şiir katabildiğim için, bu tutumumu beğenmeyen art düşüncelilere, küçümseyicilere rastlamadım. Bugün 20 yaşında yazdığım şiirler bile güncelliğini tüketmiyorsa, elbette başka niteliklerinin yanı sıra, bu sürekli gerçeğin kalıcılığından güç alıyorlar.” sözlerini kullanmıştı.
Çocukluk ve gençliğinin geçtiği Niksar, Tokat ve Sivas izlenimlerine de eserlerinde yer veren Külebi’nin kitapları 20’ye yakın dile çevrildi.
Cahit Külebi, kalp ve böbrek yetmezliği nedeniyle 28 Mart 1997’de yoğun bakıma alındı, 20 Haziran’da Ankara’da yaşamını yitirdi.
Ankara’da toprağa verilen usta şairin naaşı, 2010’da Tokat’ta Erzurumlu Emrah Türbesi’nin yanına nakledildi.
Vefatından kısa bir süre önce Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Senatosu tarafından “Fahri Doktor” unvanı verilen usta şairin eserlerinden bazıları şöyle:
“Atatürk Kurtuluş Savaşında” (1952), “Yeşeren Otlar” (1954), “Süt” (1965), “Şiirler” (1969), “Türk Mavisi” (1973), “Sıkıntı ve Umut” (1977), “Yangın” (1980), “Bütün Şiirleri” (1982), “Güz Türküleri” (1991), “Bütün Şiirleri” (1997), “Güzel Yurdum” (1996), “Zerdali Ağacı” (1990), “Rüzgar” (1949), “İçi Sevda Dolu Yolculuk” (1986), “Şiir Her Zaman” (1985)
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.