◊ Savaş Özbey: Bence Sinan. Zaten “Bir anda kestik” derken kendini de katıyor işin içine. Defne, Sinan’a kıyasla biraz daha uzun vadeli düşünen, planlı, proje insanı gibi. Aniden kesilebilecek, sıvılaşabilecek zeminlerde pek durmazmış gibi geliyor bana. Ya böyle bir durum sezdi, uzadı ya da Sinan çark etti.
◊ Orkun Ün: Bence Sinan ‘ghosting’lemiştir. Olmuyor bazen. Ne kadar güzel biriyle birlikte olsanız da, dışarıdan ne kadar uyumlu gözükseniz de, kapalı kapılar ardında fikirler çarpışıyor, sohbet bitiyor, neşe kaçıyor. O yüzden böyle durumlarda saygı çerçevesinde yapılan ‘ghosting’lerin destekçisiyim ben.
◊ Ömür Gedik:
İkisi de aynı anda yapmış olamaz mı?
◊ Onur Baştürk:
“1-2 ay muhabbetimiz oldu” ne kadar ayıp, ne kadar seksist bir cümle. Kahvehanede okey oynadığı arkadaşlarıyla konuşur gibi. Kimin ghosting yaptığı beni hiç ilgilendirmedi, esas mesele bu küçümseyici tavır!
Tayt, ince ve uzun kadınların tekelinde değil
Tayt polemiğine Cemil İpekçi de dahil oldu, “Herkes giyebilir tabii ki ama kısa boylu, baseni geniş hanımlar giyiyorsa eleştirene de bir şey dememeliler. O ne öyle; sosis gibi geziyorlar” dedi. Katılıyor musunuz?
◊ Ömür Gedik:
Katılmıyorum. İnsanların fiziksel özelliklerinden dolayı bir şeylere benzetilmelerine karşıyım. Tayt giymek ince ve uzun boylu kadınların tekelinde de değil.
◊ Orkun Ün:
“Sosis” biraz komik bir tanımlama olmuş ama haksız mı… Yanlış anlaşılmasın, ben tayt destekçisiyim. Güzel duruyor çoğu kadında. Ama herkes giymek zorunda değil. Bazı vücutlara gerçekten hiç oturmuyor.
◊ Savaş Özbey:
Sosis benzetmesi komikmiş hakikaten. Ama benim tavrım net: Kim, nasıl rahat, en konforlu, en hafif hissediyorsa öyle giyinsin. Sanki çevre düzenlemesi, peyzaj yapar gibi, kendi göz zevkine göre onun bunun kılığına müdahale edememeli kimse.
Senin gözüne çirkin gelen ona güzel gelmiş, kendine yakıştırmış demek. Herkes öğrenmeli birbirine tahammül etmeyi ve rahatsız olmamayı. Amerika’da az mı obez taytlı?
◊ Onur Baştürk:
İstediğini söylemekte özgür ama bu tür iğneleyici yaftalar çok demode. Herkes rahatına bakıyor artık. Sosis gibi görünmek de hoş olabilir ayrıca, kime ne?
Önce Oğuzhan’ın ilişkisini duyarız
Ve 8 ay süren Demet Özdemir-Oğuzhan Koç evliliği resmen sona erdi. İki ünlü isim bundan sonra nasıl bir yol izler? Hayatlarına nasıl etki eder bu boşanma?
◊ Onur Baştürk: Yeniden âşık olacaklar, yeniden evlenecekler, yeniden bir şeyler olacak işte. Fazla abartmıyor muyuz bu çifti ve bu boşanmayı?
◊ Ömür Gedik: Gayet güzel işlerine güçlerine devam ederler. Hatta biz bile bir süre sonra onların bir zamanlar evli olduklarını unuturuz.
◊ Orkun Ün: Bence bu depresif durumu en hızlı kim atlatırsa o hasarsız şekilde yoluna devam edecektir. Biten bir hikâyenin içinden sıyrılmak hiç kolay değildir çünkü. Sıyrılamayanı da anlarım ben. Nereden baksanız zor bir durum. Ama ikisi de mutlu olsun.
◊ Savaş Özbey: Bıraksalar ikisi de ışık hızıyla birbirlerinden uzaklaşacak ama bu sektörün de kötü yanı bu: Bulunman gereken davetler, ortak arkadaş grupları, klan halinde gidilen mekânlar… İster istemez aynı iklimi solumaya devam ediyorsunuz ve gözler üzerinizde oluyor. Özel hayatlarına gelince… Oğuzhan resmi olarak bir ilişkisini duyurmadan önce, Demet deli gibi aşk yaşıyor olsa da stratejik olarak bunu duyurmaz. Önceden de yapmışlığı çok var. Yani sıralama olarak önce Oğuzhan’ın bir ilişkisini duyacağız, sonra Demet’inkini öğreneceğiz.
Hiç korumasa daha iyiydi
Kibariye konser sırasında çok talihsiz bir kaza geçirdi. Sahneye atlayan hayranı ve onu uzaklaştırmaya çalışan güvenlik görevlisi arasında kalınca sahneden düştü. Bu sahneye atlama olaylarına bakışınız nedir?
◊ Ömür Gedik: Çok tehlikeli buluyorum. Sanatçı ve izleyici arasında ciddi bir güvenlik bariyeri olmalı. Sahneye atlayan kişi fanatiktir. Fanatik bir izleyicinin ise ne yapacağı belli olmaz.
◊ Orkun Ün: Geçen yaz boyunca bağırdık, çağırdık. Bir önlem alın şu sahne teröristlerine dedik. Alınmadı. Cep telefonu attılar, su şişesi, taş fırlattılar sahnedekilere. Alın işte şimdi de kendilerini atıyorlar sahneye. Büyük bir kaza atlattı Kibariye. Derhal konserlerde alınan önlemler artırılsın.
◊ Savaş Özbey: Kadın aldığı darbeyle sahneden aşağı uçtu. Çok geçmiş olsun. Fakat o koruma da görev aşkından görevi berbat etti. Hiç korumasa daha iyi. En fazla öpüp sarılıp inecekti sahneden Kibariye’nin hayranı.
◊ Onur Baştürk: Dünyanın en abuk kazası olmuş.
Sönük bir düğündü
Şeyma Subaşı’nın düğününü takip eden, beğenen Konsey üyeleri kimler?
◊ Savaş Özbey: Gelinliklerinin sosyal medyadaki yansımalarına, Meedo ve kızıyla danslarına denk geldim, o kadar. Yanında bir ses, bir yetenek, bir oyunculuk falan olmadan, kendinden menkul ünlülükte de takip edebilecek çok şey bulamıyorum. Lüks yaşam yayını “How To Spend It” okurum, daha ufkumu açar.
◊ Ömür Gedik: Düğünü birebir takip etmedim ama sosyal medyada baktığım kadarıyla gayet hoş görünüyordu.
◊ Orkun Ün: Ne yalan söyleyeyim çok ilgilenemedim. Birkaç ünlü sever, birkaç kendin gösterme meraklısının gittiği sönük bir düğün gibi geldi bana.
◊ Onur Baştürk: Şeyma’nın bu düğünü biraz sönüktü. Şeyma çıtayı yukarıda tuttuğu için beklentide yüksek oluyor haliyle.
Danla haklı
Konsey, Danla Bilic’in “Artık eskortlar bile kendisini influencer olarak tanıtıyor. Sonra tüm influencer’ları eskort sanıyorlar” açıklamasını yorumladı.
◊ Savaş Özbey: Influencer’lığın okulu yok ki diploma sorasın… 40-50 bin takipçi satın alan da “Ben influencer’ım” diye geziyor ortada. Fakat Danla’nın böyle şeylere kafa yorması güzel. Keşke yaygınlaşsa da kendi aralarında bir etik falan oluşturabilseler.
◊ Onur Baştürk: Bu da bir sorun belki ama ona gelene kadar influencerlık denen hadise artık bir tekrardan ibaret.
◊ Ömür Gedik: Ben hak verdim Danla’ya. Önüne gelen takipçi satın influencer olduğunu iddia edince işin tadı kaçtı.
◊ Orkun Ün: Danla haklı. Azıcık takipçisi olanlara “Ne iş yapıyorsun?” dediğinde ‘influencer’ım diyor. Pahalı çantaları, ayakkabıları paylaşıyor, ayda 1-2 kez yurt dışına tatile gidiyor. “Nereden bu paranın kaynağı?” dediğinde yineliyor cevabını: “E influencer’ım kuzum!” Ya yemiyoruz biz bu numaraları kuzum. O yüzden içeriğini üreten, geçim kaynağı sadece influencer’lık olanlarla diğerlerini bir ayıralım artık.
Onca yıllık evlilik sebepsiz bitmez
Arzum Onan, bir açıklama yaptı ve boşanma aşamasında olduğu eşi Mehmet Aslantuğ’u savundu. “Şiddetin hiçbir türlüsü yok. Boşanmayı Mehmet istedi, ben de kabul ettim” dedi. Nasıl yorumluyor Konsey bu açıklamayı?
◊ Orkun Ün: 30 yıla yakın bir evlilik, yaşını başını almış bir çift… Pat diye neden bitirir evliliğini? Arzum Onan bir hastalık atlattı, bu ilişkilerini yıpratmış olabilir evet. Ben empati yapıyorum. Fakat bir erkeğin düzenini yıkmasını pek anlayamıyorum. O yüzden hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu diye yorumluyorum bu durumu.
◊ Onur Baştürk: Fazla abartılan bir çift daha. Eminim onlar da bu abartıdan sıkılmıştır. Boşandılar diye herkesin dünyası yıkıldı sanki. Bir tek bana mı, zaten çok uzun süredir ayrı yaşıyormuş izlenimi veriyorlardı?
◊ Ömür Gedik: Onca yıllık evlilik sebepsiz bitmez. İllaki bir sebebi vardır bu ayrılığın. Açıklamak istemiyorlarsa saygı duymak gerek.
◊ Savaş Özbey: Niçin suçluyoruz ki insanları? Niçin “Düzenini neden bozar” diye sorguluyoruz ki? Koskoca insanlar. Bugüne kadar iyi getirmişler ama belli ki artık bir lüzum görmüşler. Neden iyi yönünden bakmıyoruz: Evet, bu insanlar ayrılıyor ama 30 yıl da örnek bir evlilik yaşadılar. Kaçımıza nasip oluyor ki bu?