Atılay Kandemir – Düne kadar Güngör Denizaşan demek “Gazette” demek, gazeteci demek, fotoğraf demek, heyecan demek, meslek aşığı demek, duayen demek, arkadaş demek, vefa demek, çaba demek, direnmek demek, örnek insan demek, “Gazete 13” demekti… Bugün ise hüzün demek, özlem demek… Şimdi dost, arkadaş ve birlikte çalışmış olmanın gururunu taşıyan, helal olsun diyen, dostlarından da helallik bekleyen bir yoldaşı olarak uğurlar olsun Güngör abi diyorum.
Çok sevildi, sayıldı
Hikâye, bir zamanlar bizim yokuş Bâb-ı Âli’nin efsanevi gazetesi Akşam’da başlıyor. Güngör Denizaşan elinden hiçbir zaman düşürmediği fotoğraf makinesiyle 17 yaşındayken kapısından girdiği dönemin Akşam gazetesinde, efsanevi patron Malik Yolaç’ın dikkatini çekmiş. Denizaşan iri cüssesi sempatik tavırları, ele avuca sığmayan sempatik hareketleriyle kısa zamanda herkesin sevgilisi oluvermiş. Gazete yönetiminin yanı sıra, gittiği davetlerde cemiyet hayatının pek çok kişisinin ilgisiyle karşılaşmış. Doğaya, hayvanlara ve sanata olan düşkünlüğüyle takdir toplayan genç muhabir, bir yandan çalışırken bir yandan da İstanbul Belediyesi konservatuarının şan ve tiyatro bölümünde eğitim alarak, gazetecilik hayatına farklı bir boyut kazandırmış.
Hayatını adadı
İleriki yıllarda yarım asırlık muhteşem, başarı dolu geçmişini “Gazete 13” olarak taçlandırıp bir dergi çıkaran Güngör Denizaşan, popülaritesini daha da artırmış. İş, sanat, cemiyet ve spor dünyasından efsane isimlerin yer aldığı dergisini, daha sonraki yıllarda “Gazette 13 International” olarak değiştirmişti. Tek başına hazırladığı yayınını zaman içinde çok sevdiği dostu Cahit Uğurata’yla sürdürmüştü. Tüm bu süreç boyunca “Tanti” adlı muzip köpeğini yanından hiç ayırmamıştı.

Son arzusu bir sergiydi
Güngör Denizaşan yaşının ilerlemesiyle son yayınını birkaç yıl önce 507. sayısında kapatmak zorunda kaldı. Rahatsızlığı boyunca Taksim Talimhane’deki evinde dostlarını kabul eden, ve muhteşem arşivinde son rötüşlerini yapan Güngör Denizaşan’ın Koç Üniversitesi Hastanesi’ne yatmadan önce büyük bir dileği vardı. Güngör ağabey seneler önce ünlü Mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun mimarisini üstlendiği Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) açılışında AİDA operasında çektiği, devlet başkanlarından sanatçılara kadar birçok ismi içeren muhteşem arşivini dev foto blokları olarak bastırıp, sergilemek istiyordu. Arzusu, yeni AKM’nin açılışında ve sonrasında söz konusu fotoğrafların sergilenmesiydi. Her şey hazırdı ama olmadı, bu başka hiç kimsede olmayan muhteşem gala gecesinin görüntüleri sergilenemedi. Ustam kısmet değilmiş, çok çaba sarf ettik ama belki bir gün o güzel yerde sergilenir. Ruhun şad olsun…