Çiğdem Yılmaz – İstanbul / Sağlık Bakanlığı’nın 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla organ bağışı ve nakillerle ilgili verileri paylaştı. Buna göre, Türkiye’de 26 bin 894 kişi organ nakli bekliyor. Yeni bir hayat için 2376’sı karaciğer, 22 bin 775’i böbrek, 1290’ı kalp, 285’i pankreas, 157’si akciğer, 8’i böbrek-pankreas, 2’si kalp kapağı, 1’i ise ince bağırsak nakli için sırada. Bu zamana kadar 46 bin 267 böbrek, 17 bin 927 karaciğer, 1156 kalp, 343 kalp kapağı, 307 akciğer, 6 kalp-akciğer, 198 pankreas, 48 ince bağırsak olmak üzere toplam 66 bin 252 naklin gerçekleştiğini bildirdi. Sağlık Bakanlığı ancak yıllara göre beyin ölümü tespit sayısının artmasına rağmen bunun aile izin sayılarına yansımadığını duyurdu.
Organ bağışı haftası dolayısıyla Sağlık Bakanlığı’nın yanı sıra ünlü isimler de nakil sırası bekleyenlere dikkat çekerek, organ bağışının önemini anlattı. Şarkıcı Hakan Taşıyan’ın ardından ablası Ceyda için 3 yıl önce böbrek bağışçısı olan piyanist Ece Dağıstan Say, kendi hayatından örnek vererek bağışçı olunmasını istedi.
ABLASINA CAN OLDU
Say’ın İstanbul’da yaşayan 47 yaşındaki ablası Ceyda Dağıstan’a 13 yıl önce kronik böbrek yetmezliği teşhisi kondu. Genç kadın, 10 yıl boyunca sıkıntılı böbreği ile yaşadı. Ancak bu sürede Dağıstan’ın böbreği tamamen iflas etti ve böbrek nakli olmasına karar verildi. Ceyda’nın kardeşi piyanist Ece Dağıstan Say ise bir an bile düşünmeden bağışçı olmaya karar verdi ve 20 Kasım 2018’de ablasına böbreğini verdi. Yaşadığı süreci 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’nda anlatan Say, Milliyet’e konuştu:
“Ablama 13 yıl önce böbrek yetmezliği teşhisi kondu. Doktoru sayesinde uzun yıllar o böbreğiyle yaşamını sürdürdü. 3 yıl önce önceyse artık nakil olması gerekiyordu. Hiç düşünmeden böbreğimi vermeye karar verdim ancak tek endişem, böbrek verebilecek kondisyonda olmamdı. Ben de mememle ilgili bir sağlık sorunu yaşamıştım. Ameliyat ve radyoterapi gibi süreçlerin yanında 5 sene boyunca bir ilaç kullanmak zorundaydım. Yapılan detaylı tetkikler sonunda donör olacağımı söylediler. Duyduğum en güzel haberdi diyebilirim. Çok şanslıydık iki kardeşin doku uyumu adeta bir anne kız uyumu kadar yüksek seviyedeydi.
‘DÜŞÜNMEDEN YİNE YAPARIM’
Ameliyattan önce bütün tetkikler yapıldı. Doktorlarımız bana dediği şey ‘Öncelik sizin sağlığınızı korumak.’ Yapılan detaylı taramanın amacı da buydu. Doktorlar, donör olmamın sağlığımda yüzde 0.1 ihtimalinde bile tehdit yaratacağını düşünürlerse beni donör yapamayacaklarını söylediler. Hatta gönüllü olduğumdan emin olmak için beni psikolojik bir gözlemden bile geçirdiler, çapraz sorular sordular. Ameliyat gerçekleşti. Ablamın sağlığı gayet iyi benim de hayatımda herhangi bir değişiklik yok. Bugün olsa yine bir saniye bile düşünmeden aynı şeyi yapardım. Bağış sonrası hayatı daha çok sevmeye başladım. Her organ bir hayattır. Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde organ bulmak sıkıntılı. Toplumun organ bağışçısı olması konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Ölüyorsunuz ve sizin için her şey bitiyor ancak bağışladığınız organlar sayesinde birileri yaşıyor. Düşüncesi bile çok güzel. İyi ki gönüllü olmuşum, umarım sayımız her geçen gün artar.”
‘KADAVRADAN NAKİLDE İLERLEME KAYDEDİLMELİ’
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız da en az 30 bin kronik böbrek yetersizliği hastasının organ beklediğine işaret ederek şunları dedi:
“Yılda sadece 3500 ile 4000 böbrek nakli gerçekleştirilmekte. Ülkemizde böbrek nakil sayıları son 10 yılda 4-5 kat artış gösterdi. Bu artışta canlı vericiden böbrek nakillerinde artış daha ön plandadır. Dünyada böbrek nakillerinin daha büyük çoğunluğu kadavra vericiden yapılırken, ülkemizde ise yapılan nakillerin yüzde 20’si kadavradan gerçekleştirilmektedir. Kadavra verici temini konusunda ilerleme kaydedilmesi gerekiyor. Bir de pandemi öncesi yıllık ortalama böbrek nakil sayısı 3500 ile 3800 civarında iken geçen yıl 2500’e kadar düştü. Üstelik kadavra vericiden yapılan nakiller daha fazla etkilendi. Pandemi öncesi yılda 700-750 civarında yapılan kadavra nakil sayısı geçen yıl 259’a düştü.”