Gökhan Karakaş – Tüm dünyanın yakın gelecekteki en büyük çevre sorunu olacağına kesin gözüyle bakılan iklim değişikliği, kıyılarımızdaki deniz suyu sıcaklıklarını artırıyor. Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e giren pek çok canlı türü, artan sıcaklıkla birlikte kıyılarımızda yaşam alanı bulabiliyor. Kıyılarımıza Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’den gelen 500’den fazla canlı türü içinde yaklaşık 100 tanesi balık. İstilacı ve tehlikeli türlerden olan aslan balığı hızla yayılırken başka canlıların yaşamasına izin vermiyor. Aslan balığı, vücudundaki yüzgeçleri ve uzantılarıyla oldukça süslü olmasına rağmen kendisini savunmak için geliştirdiği zehriyle tehlike saçıyor. Zehirli sırt yüzgeç iğneleriyle balıklarla birlikte insanları tehdit eden aslan balığıyla mücadele için bilim insanları çalışmalar yürütülüyor. Aslan balığının kıyılarımızda artık sıklıkla bulunduğunu ve kıyılarımızdan çıkmayacağı gerçeğini kabul etmemiz gerektiğini belirten Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya, insanların tüketmesiyle bu balığın ekonomiye kazandırılacağını söyledi.
Ayıklaması, temizlenmesi zor
Milliyet’e konuşan Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya, restoran şeflerinin kendi menülerinde farklı tariflerle aslan balığını müşteriye sunmaya başladığını belirterek, şunları söyledi:
“Hatay’dan İzmir kıyılarına kadar her sahilde görülebilen balığı tezgâhlara ve menülere sokmalıyız. Ekonomik değeri oluşunca tüketimi artar ve avlandığı için verdiği zarar azaltılır. Güney Amerika ülkesi Belize, aslan balığından yılda 10 milyon dolar gelir elde ediyor. En önemli sorunu ayıklanması, temiz ve sağlıklı ayıklandıktan sonra paketlenerek satılabilir. Beyaz eti keskin bir balık tadı vermediği için buğulaması, tavası, ızgarası yapılabilir. Ayrıca doğal balık olduğu için tercih edilebilir. Aslan balığını tüketmek aynı zamanda sosyal sorumluluk olmalı.”
Aslan balığının ciddi istilacı bir tür olduğunu vurgulayan Kızılkaya şöyle devam etti: “Türkiye, Akdeniz kıyılarında en çok aslan balığının bulunduğu yerlerden biri. Çünkü sular sıcak ve kayalık alan fazla. En çok Antalya-Bodrum arasında bulunuyor. Diğer balık ve kabukluların yavrularıyla beslendiği için yerel türler üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Gündüzleri çok aktif değil; kayaların çatlaklarında saklanıyor, gece avlanıyor. Restoran şefleri farklı tariflerle balığını müşteriye sunmaya başladı. Bu ivmenin artmasıyla küçük balıkçılara ciddi bir ekonomik destek sağlanacak. Hiç para etmeyen bir avın aranan tür olması aslan balıklarının üzerindeki baskıyı artırırken yerel türlerin üzerindeki baskıyı azaltacak.”
Kooperatifte satış başladı
Ankara’daki balık satış ofisinde aslan balığının müşteriye sunulduğunu belirten Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Ramazan Özkaya, “Avrupa’da kişi başı 26 kilo olan balık tüketimi ülkemizde ne yazık ki yedi kilo civarında. Bakanlık kampüsünde satışımız sürüyor. Halkın beğenisine sunduğumuz aslan balığı için olumsuz bir yorum almadık. Önemli olan dikenlerini ayıklamak. Hünerli eller özenle paketliyor. Kilosu 40 TL’den satılıyor” dedi.
‘Eti çok lezzetli’
Aslan balığının en yoğun görüldüğü Kaş’taki Dragoman Dalış Okulu’nun sahibi Murat Draman ise Milliyet’e şunları söyledi: “Aslan balığı, yerel canlılığı tehdit ediyor. Bu yayılımı durdurmak imkânsız ama biyolojik çeşitliliğin devamını için Kaş-Kekova deniz koruma alanı gibi bölgelerde uzman ekiplerin mücadele etmesi gerekli. Aslan balığını ekonomiye kazandırarak avcılığını çekici hale getirmeliyiz. Şimdilerde balıkçı ağlarında sıkça bulunuyor ama dikenleri zehirli ve alışılmadık tür olduğu için tüketim ağına girmiyor. Oysa eti çok lezzetli ve yenilebiliyor. Aslan balıklarını lokantamızda satmaya karar verdik. Bizim ardımızdan başka lokantalar da geldi. Sadece yakalama ve temizleme aşamalarında zehir dikenlerinin batmamasına dikkat etmek gerekli. Şimdilik sadece kızartmasını yapıyoruz. Ama çorbası ya da yahnisi bile mümkün.”