Elif Altın – Türkiye kadın hareketinin öncü isimlerinden avukat Nazan Moroğlu, Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu’nun (GWI) “Dünyanın 100 öncü kadını” listesinde yer aldı. Milliyet’e konuşan Moroğlu, “Bu duyguyu sözlerle anlatabilmek kolay değil, onur duydum. Atatürk devrimleriyle kazandığımız hakları ve Türkiye’de sürdürülen eşitlik mücadelemizi uluslararası alanda anlatabilmiş olmanın mutluluğunu yaşadım. Uzun yıllardır mücadeleyi sürdürdüğüm eşitlik, demokrasi, kadının insan hakları yolunda artık daha fazla sorumluluk yüklendiğimi hissettim” dedi.
Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu (GWI), kuruluşunun 100’üncü yılında, dünyanın farklı ülkelerinden 100 öncü kadın seçti. Kuruluş bu kapsamda Türkiye’den İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü, İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı avukat Nazan Moroğlu’na 100 öncü kadın arasında yer verdi.
En güçlü isimlerden
Türkiye’de kadın hakları konusunda çalışan ve mücadele eden en güçlü isimlerden biri olan 74 yaşındaki avukat Nazan Moroğlu, Kadın hukuku konusunda uzmanlaşan ilk avukat olarak uzun yıllardır kadın hukuku üzerinde çalışıyor. Moroğlu, çalışma hayatı boyunca birçok önemli kuruluşta da görev aldı. Avrupa Birliği Kadın Hukukçular Derneği (EWLA) kurucu üyeliği, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu kurucu başkanlığı, 2004 yılından beri İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği İKKB Koordinatörlüğü, İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu, Kadın Araştırmaları Derneği ve Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu gibi kuruluşlarda görev yaptı.
Moroğlu, 2004 yılında Rotary “mesleğinde başarı ödülü”, 2008 yılında Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği önder kadın ödülü, 2008 yılında Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği “önder kadın ödülü”, PEN Yazarlar Derneği Duygu Asena ödülü, IWSA Uluslararası Kadınlar Dayanışma Derneği “Kadınlara Güç Katan Güçlü kadın lider” ödülü gibi birçok ödüle layık görüldü.
‘Onur duydum’
Avukat Nazan Moroğlu, Milliyet aracılığıyla şu mesajları verdi:
“Bu duyguyu sözlerle anlatabilmek kolay değil, onur duydum. Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu, Birleşmiş Milletlere bağlı Ekonomik Sosyal Konsey, Uluslararası Çalışma Örgütü, Avrupa Konseyinin Eşitlik Komitesi gibi birçok örgütte danışman statüsünde temsil edilen önemli bir kuruluş. Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kadınların ve kız çocuklarının eğitim hakları ile uluslararası dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesini amaçlayan; dünyada barış, adalet ve eşitliğin sağlanmasına destek oluşturmak üzere kurulmuş olan yüz yıllık bir federasyon.
Yüz yılda yüz öncü kadın listesinde adımı gördüğümde onur duydum. Tabii önce ülkem adına onur duydum. Atatürk devrimleriyle kazandığımız hakları ve Türkiye’de sürdürülen eşitlik mücadelemizi uluslararası alanda anlatabilmiş olmanın mutluluğunu yaşadım. Uzun yıllardır mücadeleyi sürdürdüğüm eşitlik, demokrasi, kadının insan hakları yolunda artık daha fazla sorumluluk yüklendiğimi hissettim.”
‘Mücadeleye devam’
“Yaklaşık 35 yıldır kadın hakları alanında çalışmalarıma devam ediyorum. Atatürk devrimleriyle kazandığımız haklara sahip çıkmayı, günün gelişen koşullarına göre haklarımızı geliştirmeyi ilke edinen derneklerde bir hukukçu olarak öncelikle yasalarda kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara katıldım. Üyesi olduğum Türk Hukukçu Kadınlar Derneği, Kadın Araştırmaları Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği gibi birçok derneğin yönetiminde bulundum.
Türkiye, 1985 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi onaylandıktan sonra, öncelikle ailede demokrasi-toplumda demokrasi; eşit hak, eşit temsil kampanyalarıyla Medeni Kanun’un, ardından temel kanunların günün ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirilmesi mücadelesinin içinde yer aldım.
1995 yılında kurulan halen koordinatörü olduğum İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, eşitlik, demokrasi, laiklik, kadının insan hakları ortak paydasında bir araya gelen ülkemizdeki ilk şemsiye örgütlenme modelidir. Kadın kuruluşlarıyla aktivist olarak her türlü ayrımcılığa ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele etmeye devam ediyorum. Aynı zamanda, akademik alanda İstanbul Üniversitesi’nde kurulmuş olan kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı’nda kadın hukukunda yüksek lisans yaptım.
Nazan Moroğlu, listede yer almasının Türkiye için gurur verici olduğunu vurguladı.
Bu alanda ilk akademik çalışma olan ‘Kadının soyadı’ tezim 1998 yılında yayınlandı. Yeditepe ve MEF üniversitelerinde ‘Kadının İnsan Hakları Dersi’ vermeye devam ediyorum. Bu çalışmalar sürerken, avukat arkadaşlarımızla İstanbul Barosu’nda Kadın Hakları Komisyonu’nu kurduk. Böylece çok yönlü olarak sürdürülmekte olan kadın hakları mücadelesi içinde oldum.”
‘Kadın hakları bir ülkede demokrasinin temel kriteri’
“İstanbul Sözleşmesi’nin bir Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesi büyük bir geriye gidiş yaşattı. Çok sayıda kadın kuruluşu ve başkan yardımcısı olduğum İstanbul Barosu da hukuken yok hükmünde olması nedeniyle fesih kararının iptali için dava açtık. Ülkemizdeki erkek egemen kuşatma, kadını birey olarak görmüyor. Demokrasinin temel kriteri olan kadın erkek eşitliği yolunda mücadeleye devam ediyoruz.
Kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, bir ülkede demokrasinin temel kriteridir. Aynı zamanda ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşabilmesinin itici gücüdür. Bu nedenle ülkemizde de dünyada da kadınların öncelikle kanun önünde eşit haklara sahip olması ve bu hakların hayata geçirilmesi gerekir.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri büyük bir sorun olarak devam ediyor. Oysa kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir. Halen 1 milyon 680 bin kadının okur yazar olmadığı Türkiye’de, kadınların eğitim başta olmak üzere yaşamın her alanında eşit katılımının, karar verici konumlarda eşit temsilinin sağlanması için kararlı bir devlet politikası uygulanması gerekir. Ülkemizde eğitimin laik bilimsel temele dayandırılması; 4+4+4 eğitim sisteminin kaldırılması, evlilik yaşının uygulanmasını, çocuk evliliklerinin önlenmesi, siyasi partilere verilen devlet desteğinin bir bölümünün kadın seçmenlerin eğitimi ve kadınların siyasete katılımı kolaylaştırma amaçlı kullanılması ile eşitliğin, demokrasinin hayata geçirebileceğine inanıyorum.
Atatürk devrimleriyle kazandığımız haklardan geriye gidişe de son verilmesi gerekiyor.”