İstanbul’da 7 gün önce kaldığı pansiyonun odasındaki pencereden demir korkuluklara düşerek yaşamını yitiren İzmir’de yaşayan hemşire Şebnem Köker’in (29) ailesi, kızlarının ölümünün intihar ya da kaza olmadığına, cinayete kurban gittiğine inandıklarını söyledi. Aileye destek veren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri, Köker’in ölümünde bir cinayet şüphesi olduğunu öne sürerek, olayın araştırılmasın istedi.
İzmir’de hemşire olarak çalışan Şebnem Köker, nöbetten çıktıktan sonra çalıştığı özel hastaneden 4 Haziran’da ayrılıp, iddiaya göre erkek arkadaşı olan Timurçin B. ile görüşmek için İstanbul’a gitti. Timurçin B. ile Köker, Kadıköy’de bir pansiyona yerleşti. 6 Haziran gecesi Şebnem Köker, kaldığı pansiyonun 5’inci katındaki odasının penceresinden demir korkuluklara düştü. Şebnem Köker olay yerinde vefat etti.
Olayı görenlerin ihbarı üzerine söz konusu adrese polis ekipleri sevk edildi. Polis, Timurçin B’yi gözaltına aldı. Emniyette ifadesi alınan Timurçin B. ardından serbest bırakıldı.
“OLAYDA ŞÜPHE VAR”
İzmir’in Bornova ilçesi Yeşilova Mahallesi’nde oturan Şebnem Köker’in ailesi ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri, Köker ailesinin evlerinin önünde bir araya gelerek, olayda şüphe bulunduğunu belirtip, araştırılmasını istedi.
“TELEFONU 18’DE DENİZE DÜŞTÜ DEDİ, 23’E KADAR BU TELEFONU KULLANMIŞ”
Şebnem Köker’in babası Abdullah Köker, kızının kaza ya da intihar nedeniyle yaşamını yitirmediğini öne sürerek şüphelerin ortadan kaldırılması için yetkililerden yardım istedi. Köker, kızının ölümünün üzerindeki sır perdesinin kalkmasını istediğini belirterek, “Yalan ifadelerle bu olayın üzeri kapatılıyor. Türk adaletine de güveniyorum. Kızımın olayının üzerindeki sır perdesinin kalkacağına inanıyorum. Basın mensuplarına teşekkür ediyorum. Şu anda bu olay intihar, kaza, düşme gibi gösteriliyor. Fakat bunun cinayet olduğuna eminim. Bana saat 18.00 ile 19.00 arası telefonun denize düştüğünü söylüyorlar. İfadesinde bunu söylemiş. Fakat 23.00’e kadar kızım bu telefondan görüşme yapmış. Arkadaşlarıyla fotoğraf paylaşmış, mesajlaşmış. Hepsinin kanıtı var” dedi. Abdullah Köker
“İNTİHAR YA DA KAZA DEĞİL, KADIN CİNAYETİ”
Kızının cinayete kurban gittiğini düşündüğünü ifade eden Köker, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Şüpheli ‘İçerde boğuşma yaptık tırnağı koptu’ diyor. Karakola gittiğimizde bu şahsın üzerinde uzun kollu giysiler vardı. Bütün yaralarını kapatmak için giydiğini tahmin ediyorum. Bize bunu başka türlü yansıttılar. Biz ya intihar ya kaza diye düşünerek İzmir’e geldik. İzmir’e geldiğimizde bunları öğrendik. Bu olayın bir intihar ya da kaza değil bir kadın cinayeti olduğunu İzmir’de öğrendim.”
“ŞEBNEM’İN ÖLÜMÜNÜN BAŞ ŞÜPHELİSİ SERBEST BIRAKILDI”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri de “Kadın cinayetlerini durduracağız” ve “Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygula” sloganları attı. ‘Sessiz Kalmıyoruz’ yazılı pankartlar taşıyan grup adına konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz, Şebnem Köker’in ölümünün üzerinden 7 gün geçtiğini hatırlatarak, tüm şüpheleri kaldırmak için mücadele edeceklerini söyledi. Hilal Susuz şöyle konuştu:
“Şunu biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi, yasalar, anayasa etkin şekilde uygulansaydı Şebnem aramızda olurdu. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayıp kadın cinayetlerinin önüne geçmekle yükümlü olanlar tek gecede İstanbul Sözleşmesi’ni feshettiler. Bizler bu sözleşmeden vazgeçmeyeceğiz. Bu sözleşme yaşatır. ‘Kadın cinayetleri azaldı’ diye açıklamalar yapılırken şüpheli kadın ölümlerinin artmasını görmezden geliyorlar. Nasıl ki İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmaması kadın cinayetlerini örtmeye çalışan erkeklere cesaret verdiyse sözleşmeden çıkılması bu cesareti artırdı. Şebnem’in ölümündeki baş şüpheli serbest bırakıldı. Ailesi daha acısını yaşayamadan Şebnem için adalet mücadelesi veriyor. Hiçbir aile buna mecbur değil.”
“ŞULE ÇET GİBİ ŞEBNEM’İN ÖLÜMÜ DE AYDINLATILACAK”
İstanbul’da 19 Haziran’da bir araya geleceklerini ve eylem yapacaklarını belirten Hilal Susuz, “Devlet mekanizması ortadaki şüpheleri açığa çıkarmakla yükümlüdür. Baş şüpheli neden serbest bırakıldı? Ortada şüphe varsa aydınlatılmalı. Nasıl ki Şule Çet kardeşimizin şüpheli bırakılmaya çalışılan ölümü aydınlatıldıysa Şebnem’in ölümü de aydınlatılacak. Bizler 19 Haziran’da İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz eylemine katılacağız. Biliyoruz ki kadın cinayetlerinin önüne ancak bu sözleşmenin uygulanmasıyla geçilebilir. Sadece 2020 yılında 300 kadın öldürüldü. 171 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bir sabaha daha kadın cinayeti haberiyle uyanmak istemiyoruz. Bir kez daha buradan herkese bu mücadeleden vazgeçmediğimizi söyleyelim.”
Grup, açıklamanın ardından dağıldı.