Türkiye’de en çok izlenen Youtuber’ların başında gelen Enes Batur bilinmeyenlerini Armağan Çağlayan’a anlattı. Küçük yaşta eğlenmek için açtığı sayfaya bugün milyonlara ulaştı. Hayatının artık daha zor olduğunu belirten Batur, arkadaş bulmakta zorluk çektiğini söyledi.
İşte Enes Batur’un açıklamalarından satır başları…
Youtube ilk kurulduğunda takip etmeye başladım. Yurtdışından rastgele insanları takip ediyordum. Bir hafta boyunca izledim, sonra Türkiye’de bu işi yapan insanlar gördüm. O zaman en fazla 15 bin takipçisi olan hesaplar vardı. Ben de ‘neden yapamayayım ki bu işi’ dedim. Çok istekliydim bu konuda. Tabii maddi imkansızlıklar vardı, pes etmeyi seven bir insan değilim çabaladım oldu.
ÇOCUKKEN ÇOK ARKADAŞIM YOKTU
Youtube para için başlamak benim dönemimde imkansızdı. Şu anda giren insanların temel amacı o oluyor, böyle bir sektör var ve para kazanmak için girilebilir. Ben bunu yanlış bulmuyorum. Sevdiğin işi yapınca para da kazanmalısın.Ben başladığımda dediğim gibi 15 bin takipçili hesaplar vardı. Para kazanma özelliği yoktu. O zaman liseli bir gencin de para kazanmak değildir amacı… Ailesinde harçlık alan bir gençtim ben. Orayı eğlenmek için kullanıyordum. Aslında çok fazla arkadaşım yoktu ilk okulda lisede! Orada kendime yeni arkadaşlar edinmeye zorluyordum. İlk arkadaşım, yıllardır en yakın arkadaşım diyebileceğim insanı orada tanıdım.‘Asosyal miydim’ bilmiyorum, istiyorsun ama olmuyordu. O zamanlar en büyük isteğim ‘iyi bir arkadaş grubum olsun onlarla zaman geçireyim eğleneyim’di. Küçükken dış görünüşümü beğenmiyordum tabii bunlar eskide kaldı.Şu anda büyük sıkıntılarım var ama o zamanki sıkıntılarım gibi değil farklı versiyonları. Bu işi yapanların üzerinde birazcık baskı var.
BAŞARISIZ OLMAKTAN KORKUYORUM
Ben uzun süredir bu işi yaptığım için yeni başlayanlar bunu fark etmiyorlar sürekli içerik üretme savaşındasın ve sürekli rakiplerin artıyor. İşini de çok seviyorsun ama çok güzel bir iş yapsan bile ertesi gün başka bir şey yapman gerekiyor. Emeklilik düşünmüyorsun en azından benim yaşımda. Hayatın kısa olduğunu ve bu kısa sürede çok şey başarmaya inanan bir insan olduğum için zaman da çok hızlı geçiyor.
Başarısız olmaktan korkuyorum, beni seven insanları hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorum. Ben kendime güvenen bir insanım, 99 kez hata yapsam da yüzüncüyü denerim. Bu yüzden başarısız olacağımı düşünmüyorum.
MEMUR ÇOCUĞUYUM
Ailem memur. Ankara’da doğdum üç yıl Erzurum’da yaşadım daha sonra Antalya’ya geçtik. Antalya’dan da İstanbul’a geldim tek başıma. Babam bordo bereliydi. Özel kuvvetlerdeydi, annem de hemşire.. Babam şu an emekli… Disiplinli bir çocukluğum oldu.
Sosyete tayfasını sevmiyorum, onlara iş yapmayı da sevmiyorum. Ben daha samimiyetten yanayım. İki yıllık İstanbul tecrübem içerisinde çok fazla içlerinde bulundum ve gerçekten nefret ettiğim kanısına vardım sosyetik insanlardan. Sosyetik derken ‘Acun Ilıcalı’dan Ali Koç’tan bahsetmiyorum’ bizim sektörde bu işi yapan sosyal medyada olan kesimden bahsediyorum. Çıkar için arkadaşlık kuran insanlardan bahsediyorum, onlardan nefret ediyorum.
Onların benim işlerimi sevmemesi çok önemli değil. Parası olmayıp da parası çok fazlaymış gibi takılan insanlardan bahsediyorum. Parasızlar falan demiyorum, paranın bir değeri yok ama onun için canını verebilecek insanlar var… Ben istediğim şeyleri alabilecek kadar para kazanıyorum. Başkaları beğensin diye bir şey almıyorum kendi hoşuma gidecek şeyleri alıyorum. 50 bin lira diye gidip bir saate para vermiyorum. Hoşuma giden şeyleri alıyorum 50 TL de 100 TL de olabilir. Son bir buçuk iki yıldır paramı kendim kontrol ediyorum ,daha önce ailemdeydi bu iş… Para hiçbir zaman benim odak noktam olmadı.Çevremde yeni arkadaş edinmek benim için artık çok zor. Ben bir insanla konuşmaya başladığım zaman diyalog belli bir süre sonra benden bir konuda yardıma geliyor. Ya da ‘bu ünlü bir insan ben bununla arkadaş olamam’ diye bakıyorlar. Bulunduğum konumdan dolayı…